Çevrenizde Alzheimer rahatsızlığı sebebiyle çocuğunu annesi-babası zanneden, geçmişine dair pek çok şeyi unutan bir tanıdığınız mutlaka olmuştur.
Genellikle 60 yaşından sonra görülen, irsi olduğundan istisnai olarak 30-40’lı yaşlarda da görülebilen bir hastalıktır. Bilişsel fonksiyonlarda azalma, beyin hücrelerinin ölümü sebebiyle hafıza kaybı, tıp dalında demans denilen, halk arasındaki adıyla bunama şeklinde gelişen bir hastalıktır. Beyine ilişkin yani nörolojik bir hastalıktır. Yaygın bir bunama türüdür. Bir anda değil, yavaş yavaş etkisini gösterir. Bu kişilerin davranışlarında ve kişiliklerinde değişiklik görülmeye başlanır. Hasta önce basit unutkanlıklar yaşarken hastalık ilerledikçe çok daha büyük boyutlarda unutkanlıklar yaşarlar. Aile fertlerini unutmaya, zaman-tarih kavramından bağımsız olmaya başlar. Geçmişinden bir zaman diliminde yaşadığını düşünebilir. Öz çocuğunu annesi, sevgilisi zannedebilir. Diş fırçalamak, ayakkabı bağlamak gibi basit davranışları dahi unutabilir. Hatta hastalığın son evrelerinde artık akıl yürütme ve iletişim kurma becerilerini de kaybedip yatağa bağlı, bakıma muhtaç hale gelebilirler. Çünkü burada beyin hücrelerinin ölümünden ve beynin zayıflamasından bahsedilmektedir.
Alzheimer hastalığı semptomları genellikle 65 yaşlarından sonra ortaya çıkmaktadır. Ancak yapılan incelemeler, hastalığın tüm semptomları ortaya çıkmadan yıllar öncesinde beyin hücrelerinde ve bağlantılarında kayba yol açtığını göstermektedir. Beyindeki nöronlara zarar verebilecek rahatsızlıklar, geçmişte yaşanmış ciddi kafa yaralanmaları, kalp hastalığı, felç, yüksek tansiyon, diyabet ve obezite gibi rol oynayabilecek sağlık, çevre ve yaşam tarzı faktörleri ilerleyen yaşlarda bu hastalığa sebep olabileceği gibi genç yaşlarda genetik aktarımlar sebebiyle de bu hastalığın görülebileceğini söylemek mümkündür.
Alzheimer hastalığının en temel belirtisi; hafıza kaybı, unutkanlıklardır. Günlük yapılabilecek basit durumların, kişilerin, yer ve mekânın unutulması, soru tekrarına düşülmesi, bildiği çevrede dolaşmasına rağmen kaybolması, ruh halinde bozukluk olması, yeni bilgi öğrenememesi, uyku bozuklukları, endişe ve saldırganlık olması; Alzheimer belirtilerindendir.
Şu an için Alzheimer’in tedavisi yoktur. Ancak hastalığın bazı semptomlarını yönetmeyi sağlayacak ilaçlar vardır. Bu ilaçlar genelde hastalığın ilk ve orta evrelerindeki hastalarda daha olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Alzheimer’i tetikleyen durumlar da belirlenmiştir. Biyolojik Psikiyatri Editörü MD John Krystal; majör depresif bozukluğun Alzheimer hastalığı riskini artırdığına dair kanıtlar olup depresyonun Alzheimer hastalığının biyolojisinde nedensel bir rol oynadığı söylemektedir.
Alzheimer hastalığı; beyindeki amiloid plak birikimi sonucu meydana gelmektedir. Bu durumun hafıza kaybına ve bilişsel sorunlara yol açtığı gözlenmektedir. Prashanthi Vemuri yaptığı çalışmada; özellikle yaşam boyu öğrenme düzeyine bakıldığında yüksek öğrenim görmüş ve orta yaş boyunca öğrenmeye devam eden kişilerin; devam etmeyenlere kıyasla daha az amiloid birikimi olduğunu görmüştür. Yani beyin fonksiyonları işlevsel olan bir kimsede amiloid plak birikimi az olacağından; Alzheimer görülme riski de azalacaktır. Bu bağlamda kişilere; kitap okumak, matematik testi- bulmaca çözmek, örgü örmek, hayal kurmak gibi beynini çalıştıracak faaliyetler önermek doğru olacaktır.