Yağmur yağdıktan sonra güneş açtığında gökyüzündeki görsel şölene hiç şahit oldunuz mu? Gökkuşağı nasıl oluşur, renkleri nelerdir? Gelin, birlikte inceleyelim.
Gökkuşağı, yağmurun ardından insanın içini aydınlatan, rengarenk bir köprü gibidir. Güneş ışığı, hava ve su arasındaki etkileşimin sonucudur. Yeryüzünde gözlemlenen en muhteşem ışık gösterilerinden biridir. Güneş ışığı, yağmur damlalarından geçer ve gözlemcinin gözüne ulaşır. Yağmur damlaları, küresel şekildedir. Gökkuşağının görülmesini sağlayan da bu küresel şekildir.
Gökkuşağının görülebilmesi için güneşin gözlemcinin arkasında olması; havada yağmur, nem veya sis gibi su damlacıklarının bulunması; güneşin, ufukta 42°'den daha az bir açıyla gökyüzünde alçakta olması gerekmektedir. Güneşin alçalmasıyla izleyici daha geniş bir gökkuşağı yayı görecektir. Aslında gökkuşağı optik bir olgu hatta bir illüzyondur. Güneş ışığı ve atmosferik koşullar tam doğru olduğunda gerçekleşir. Gerçekte bir yerde var olan, elle tutulabilir bir şey değildir.
Yağmur damlaları veya sis gibi su damlacıkları tarafından güneşten gelen ışığın kırılma adı verilen bir süreçle saçılmasıyla gökkuşağı oluşur. Bu ışık, yağmur damlası gibi havadan daha yoğun olan bir ortamdan geçerken yön değiştirir. Su damlacıkları, havadan daha yoğun olduğu için ışık suda daha yavaş hareket eder ve ışık eğilir. Buna kırılma adı verilir. Kırılan ışık, su damlasına girer, yansır ve çıkarken tekrar kırılarak gözümüze gelir. Işık, bileşen dalga boylarına veya renklerine ayrılarak damlacığın içinden yansır. Damlacıktan çıktığında gökkuşağı oluşturur.
Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, lacivert, mor olmak üzere yedi renk bulunur. Bu renkler ışığın farklı dalga boylarına bölünmesinin sonucudur. Yaklaşık 780 nm ile en uzun dalga boyuna sahip kırmızı renk ile başlar. En içte son sırada yaklaşık 380 nm dalga boyu ile mor renk bulunmaktadır. Sıralama hep aynıdır, hiç değişmez. Ancak sayıldığı gibi sadece yedi renk yoktur. Bu yedi renk, gözle ayırt edilebilen temel renklerdir. Bunların dışında çıplak gözle ayırt edilemeyecek kadar çok, birbiriyle karışmış renkler bulunmaktadır. Yani yedi ile sınırlandırılmamalıdır.
İşte gökyüzündeki bu renk cümbüşü; bazı inançlara göre cennet ile dünya arasında kurulmuş hassas bir köprüdür. Sevinç ve neşenin, huzurun, hayallerin ve ümidin, şansın, sonsuz yaşamın sembolüdür. Hayatınız gökkuşağı kadar renkli olsun.