İklim değişikliği, toprak erezyonu, suların tükenmesiyle karşı karşıyayız. Artık çok hızlı ve açık bir şekilde bunu gözlemliyoruz. Bunları yaşamamızın birçok sebebi var, biz biraz tüketime bağlı sebebinden bahsedeceğiz;
Karbon Ayak İzi, okyanuslar tarafından tutulan CO2 emisyonunun yanı sıra, fosil yakıt tüketimi, arazi kullanımı değişiklikleri ve kimyasal süreçlerden kaynaklanan emisyonların tutulması için gereken orman alanının hesaplanmasıdır. Türkiye’nin toplam Ekolojik Ayak İzinin en büyük paydası %46-49’la (kişi başı 1,24-1,36 kha) CO2 emisyonlarını hapsetmek için gerekli talepten kaynaklanır. 1961 – 2017 yılları arasında tüm arazi kategorilerindeki Ayak İzinde büyüme olmuş, ancak en fazla artış Karbon Ayak İzinde ortaya çıkmıştır.
Ekolojik Ayak İzi analizine göre kişi başına 2.23ha= 22300.00m² karbon ayak izi düşüyor. Bu yaklaşık 3 futbol sahasından daha büyük alanı kapsar. Yani her yıl 3 futbol sahasından daha büyük bir alan kadar doğal sermayemizden tüketiyor ve karbon salınımı yapıyoruz. Yeryüzünün genişliği bu 3 halı saha büyüklüğünde olsaydı, ozon tabakasının tamamen yırtıldığı, hiç suyu kalmayan, ormanları kuruyan, nefes dahi alamadığımız bir gezegenimiz olacaktı. Dünya hala tüm ekosistemi ve kaynaklarıyla, bizim tüketim arzumuzu ve atıklarımızı tolere etmeye çalışıyor. Ama bize çok ihtiyacı var. Büyük bir iklim kriziyle karşı karşıyayız, ekolojik ayak izimizi azaltmayı başaramazsak bizler bu krizin yalnızca başlangıç noktasını görmüş olacağız.