Çevrenizdeki insanların ‘Bir şeyi kırk kere dersen olur’ ya da ‘Korktuğum başıma geldi’ gibi cümleler kurduğunu duymuşsunuzdur. Bir olaya karşı olan düşünceleriniz ya da söylediğiniz sözler sayesinde o olayın sonucunu yönlendirebileceğinizi söylesem hayatınızda neleri değiştirmek istersiniz?
Pygmalion etkisi adını, Yunan mitolojisinde geçen Kıbrıslı heykeltıraş Pygmalion’dan almıştır. Bir olaya karşı girilen beklentiler nedeniyle, zamanla o olayı gerçekleştirecek davranışları sergileme durumudur. Daha basit şekilde anlatmak gerekirse, bir mülakata gireceğinizi düşünün. Çevrenizdeki insanların ‘başarabilirsin’ gibi motive edici sözleri ya da ‘yapabilirim, kendime güveniyorum’ şeklindeki düşünceleriniz sizi zamanla mülakatı geçebilmek için gerekli çalışmaları yapmanıza yönlendirir. Bu nedenle Pygmalion etkisinin bir diğer adı beklenti etkisidir.
Pygmalion etkisi başkalarının bizim hakkımızda olan beklentilerini duyduğumuzda anlık olarak hissettiğimiz bir olgu değildir, belirli bir süreç gerektirir. Öyle ki; kendimize olan öz yeterliliğimizin yüksek olması olaylara karşı davranışımızı etkiler. Bu davranış sayesinde çevremizdekilerin düşüncelerini etkileriz ve bize karşı olan davranışlarının şekillenmesine neden oluruz. En sonunda ise kişilerin bize karşı davranışı kendimize olan öz yeterliliğimizi etkiler. Böylece bir düşünce ve davranış döngüsüne girmiş oluruz.
Pygmalion etkisi sadece bir gözlem olarak kalmamış aynı zamanda bilimsel olarak çalışılmış ve araştırılmış psikolojik bir olgudur. Amerikalı sosyolog Robert K. Merton Pygmalion etkisini 1948 yılında; bir duruma, kişiye ya da nesneye karşı olan tutumlar, yanlışı doğru hale getiren yeni bir davranışa yol açar şeklinde açıklamış ve kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak tanımlamıştır. Bu tanım bilim dünyasında epeyce ilgi çekmiştir. Bu nedenle 1968 yılında okul müdürü Lenore Jacobson ve psikolog Robert Rosenthal birlikte ‘Sınıftaki Pygmalion’ bir çalışma yapmaya karar vermişler. Bu çalışma için bir grup öğrenci seçilmiş ve genel yetenek testi yapılarak test sonucuna göre öğrencilere ve öğretmenlerine yüksek IQ’ya sahip oldukları ve özel eğitim görecekleri söylenmiştir. Fakat gerçek şudur ki öğrenciler normal IQ'ya sahiptir ve normal bir eğitim görmeye devam edeceklerdir. Sene sonu geldiğinde öğrencilere tekrar test yapılmış ve IQ’ larının gerçekten yükseldiği görülmüştür. Ayrıca öğretmenlerin de öğrencilere karşı tutumu değişmiştir. Öğretmenlerin, öğrencileri daha motive edecek şekilde davrandıkları ve öğrencilerin yanlış yaptıkları sorular üzerine daha çözüme odaklı yaklaşımlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. Bu çalışma sonucunda anlaşılmıştır ki aslında hem öğrenciler hem de öğretmenler olumlu beklentileri karşılayabilmek adına ellerinden gelenin en iyisini yapmaya odaklanmışlardır. Bu nedenle Pygmalion etkisi kişinin beklentileri tam karşılayabilecek durumda olmasa bile en iyi performansını göstermesi yönünde olan davranışı harekete geçirmektedir.
Pygmalion etkisi sadece eğitimde değil aynı zamanda insan ilişkileri üzerinde de araştırılmıştır. Yeni tanıştığınız birinden beklediğimiz samimiyeti bulamadığımızı düşündüğümüzde o kişinin soğuk olduğunu ve beklentilerimizi karşılamayacağını düşünür ona karşı mesafeli davranmaya başlarız. Bu tutumumuza karşı o kişi de aynı şekilde düşünerek bize karşı mesafeli davranmaya başlar. Aslında olayın bu şekilde sonuçlanması bir nevi kendi davranışımızla şekillenir.
Pygmalion etkisinin net bir şekilde gözlemlendiği bir diğer alan ise şüphesiz tıp alanıdır. Doktorların hastaları ile tetkik sonrası yaptıkları konuşma olumlu olduğu taktirde hastaların hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını büyük ölçüde etkilemekte ve hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirebilmektedir. Fakat tam tersi yönde yaptığı olumsuz bir konuşma hastanın yaklaşımını olumsuz yapması ve iyileşebileceğine olan inancı zedelendiği için hastalığın da olumsuz yönde ilerlemesi olasıdır.
Aslında bunun içinde bir terim mevcuttur. Bu terim ‘Golem Etkisi’ olarak adlandırılmaktadır. Literatürde Pygmalion etkisinin tersi olarak tanımlanmış ve olumsuz düşüncelerin davranışları da olumsuz etkilemesi olarak tanımlanmaktadır. Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir olay için yetersiz olduğunuzu düşündüğümüzde golem etkisi altına girerek motivasyon düşüklüğü yaşarız. Başaracağımıza olan etkimiz oldukça düşüktür ve bununla beraber gösterdiğimiz isteksiz davranışlar çevremizdeki kişilerin fırsatları sunmamasına neden olur.
Başarıya ulaşmak için belli bir emek vermemiz gerektiğini hepimiz farkındayız. Pygmalion etkisi olağanüstü başarılara ulaşabileceği inancını kişiye aşılamak değildir. Kişinin gerçekten başarabileceği düzeydeki hedeflere karşı pozitif düşünmesini sağlayarak hedefe ulaşmasını katkı sağlamaktır. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklarının başarabileceğine olan inancı ve davranışları çocuk üzerinde oldukça etkili olabilmektedir.
Pygmalion etkisi en fazla komutan-asker ve patron-çalışan ilişkilerinde etkilidir. Patronların, çalışanının güçlü ve zayıf yönlerini tespit ederek yaptığı motive edici bir konuşma çalışanların başaracağına olan inancının artmasına neden olmaktadır. Ayrıca patronların, çalışanlarının zayıf yönlerine karşı yumuşak ve geliştirmeye yönelik planlı bir çalışma hazırlığı çalışanlar üzerinde pygmalion etkisini devreye sokmaktadır. Bu durumun benzeri savaş öncesi komutanların askerleri ile yapacağı konuşma için de aynı şekildedir.
Pygmalion etkisi her insan ve her olay için %100 gerçekleşecek diye bir durum söz konusu değildir. Fakat psikoloji biliminin yıllar boyu yaptığı araştırmalar sonucu, insanların genellikle hedeflerini başarmaya yönelik çalışmalarda bulundukları tespit edilmiştir.