Tam keyifle yemek yerken bir anda dilinizi ısırıp keyfinizin kaçtığı elbette ki olmuştur. Hatta bir kere ısırdık mı aynı yeri birkaç kez daha ısırırız. Tabi bu ısırık dil ile sınırlı değildir. Yemek yerken yanağımızı da ısırabilir hatta kanatabiliriz. Peki neden bir anda yanağımızı veya dilimizi ısırırız?
Bir kas olan dilimiz, diğer kaslarımızdan biraz farklı ve hassastır. Çünkü dilimiz yaklaşık 8000 tane motor ünitesi içerir. Ayrıca bu üniteleri koruyan bir katman yerine tat almaçları olan papillalar vardır. Bu denli korunaksız olan dilimizi ısırmak çok büyük acı hissetmemize hatta gözlerimizin dolmasına bile sebep olabilir. Acı hissetmemizin yanı sıra dilimizi ısırdığımızda bazı dokular zarar görebilir ve devamında ülser başta olmak üzere birçok hastalığa sebep olabilir.
Dilimizi ısırmamızın sebebi, büyük ölçüdeki dikkat dağınıklığımızdır. Yani yemeğimizi yerken sadece yemeğe odaklanmayıp sohbete daldıysak ya da aklımız sınavda yapamadığımız soruda kaldıysa dilimizi, yanağımızı ya da dudağımızı ısırabiliyoruz. Bu bilgiler ışığında da stresin de dalgınlık kadar etkili olduğunu anlayabiliriz.
Peki bunun sorumlusu kim?
Çiğneme, yutma, ısırma gibi davranışlarımız beynimizde ön beyin ve beyincik ya da omurilik soğanı aralarında yer alan ‘pons’ ile sağlanır ve kontrol edilir. Pons sayesinde çiğnemeye başlarız ve refleks olarak düşünmeden bunu yapmaya devam ederiz. İşte tam bu sırada dalgınlığa sahipsek ya da konuşmaya başladıysak işte o zaman ponsa giden sinyallerde kesinti veya aksama yaşanır. Bu da çiğnemede yakaladığımız koordinasyonu bozar ve dilimizi veya yanak içimizi ısırabiliriz.
Aslında çözüm basit. Yemek yerken keyfimizi kaçıracak sıkıntılarımızı bir kenara bırakarak, dilimizin yemeğin tadına ve keyfine varmasına izin verelim.