Konya Bilim Merkezi BilimUp
 / 

Neden Ağrıya İhtiyaç Duyarız?

Müzeyyen Büyüksamancı
7 dk
225

Daha önce hiç elinizi kağıtla kestiğiniz mi? Ya da ayak serçe parmağınızı bir mobilya köşesine çarptınız mı? Bu durumlardan hemen sonra hissettiğiniz şey ağrı duyusudur. Ağrı hissiyatı nasıl hasar aldığınıza göre değişkenlik göstermektedir. Kimi zaman ağrı sancı şeklinde gelirken kimi zaman yakıcı kimi zaman da acıtıcı olabilmektedir. Aslına bakarsanız ağrı yaşamınızı sekteye uğratan hislerden biridir. Üstelik bazı ağrıların iyileşmesi günler almaktadır. Ancak ağrı, ne kadar sevimsiz ve rahatsız edici olsa da gerçekten hayatta kalmamız için oldukça önemlidir. Çünkü ağrı hissi vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu ve bununla bir an önce ilgilenilmesi gerektiğini söyleyen bir alarmdır.

Fiziksel Acı Nasıl Oluşur?

Kitap sayfalarını karıştırırken bir anda kağıt kesiği ağrısı yaşadıysanız bunun sebebi parmağınızdaki duyu sinirlerinin beyninize hızlı bir mesaj iletmesidir. Bu mesaj sizin yaralandığınız bilgisini ileten bir bildiridir.

Sinirler, vücudunuzda kablo görevi gören lif demetleridir ve vücutla beyin arasında bilgi taşımaktadırlar. Duyu sinirleri ise özelleşmiş sinirlerdir ve mesaj iletim yönü vücudunuzdan beyninize doğrudur. Yalnızca ağrı ile uyarılan duyu sinirlerine ağrı reseptörleri denmektedir. Vücudunuzda birbirinden farklı ağrılara tepki oluşturan çeşitli ağrı reseptörleri mevcuttur. Örneğin bazı ağrı reseptörleri yalnızca yüksek sıcaklıktan doğan ağrıları algılayabilirken bazıları yalnızca bilek burkulması kaynaklı ağrıları tespit edebilmektedir.

Duyu sinirleri birbirinden farklı çalışan iki gruba ayrılmaktadır: A lifleri ve C lifleri. A lifleri vücuttan beyne ağrı sinyallerini hızlıca ileten liflerken C lifleri çok daha yavaş iletim sağlamaktadır. Bu nedenle A liflerinin görev aldığı iletimdeki ağrılar aniden meydana gelmektedir. Örneğin dirseğinizi bir yere çarptığınızda ağrıyı aniden hissetmeniz, bu ağrıda A liflerinin görev alıyor olmasındandır. Dirseğinizi çarptığınız zaman A lifleri, omurilikten başlayarak beynin yukarı kısımlarına doğru ilerlemekte ve ağrı mesajı iletmektedir.

Beynin belirli bölgeleri ağrıyı nasıl hissettiğinizi belirlemektedir. Bir bölge yalnızca duyunun kendisini algılarken bir başka bölge ağrıya verdiğiniz tepkiyi belirlemektedir. Ünlü ve bilimsel bir teori olan Kapı Kontrol Teorisi, ağrı mesajının vücuttan omuriliğe, bu örnekte dirsekten omuriliğe, oradan beyne nasıl ulaştığını ve dirseğe nasıl geri döndüğünü açıklayan bir teoridir. Bu teori sayesinde ağrıların oluşum mekanizması daha iyi anlaşılabilmektedir.


Kapı Kontrol Teorisi Nedir?

Kapı Kontrol Teorisi (Gate Control Theory), ağrının beyne nasıl iletildiğini ve beyin tarafından nasıl işlendiğini açıklayan bir teoridir. Kontrol kapısını, omuriliğinizde bulunan ve beyninize ulaşmak üzere yola çıkmış ağrı sinyallerinin kontrolünü sağlayan bir kapı olarak hayal edebilirsiniz. Bu kapı açıkken hem A lifleriyle hem de C lifleriyle taşınan ağrı sinyalleri beyninize giriş yapabilmektedir. Bu durum ağrıyı hissetmenizle sonuçlanmaktadır. Bu kapı kapalıyken ağrı sinyallerinin büyük bir kısmı beyninize giriş yapamaz, sonuç olarak da ağrı hissetmezsiniz veya çok az hissedersiniz.

Kontrol Kapısı Nasıl Kontrol Edilir?

Ağrı sinyallerinin kontrol kapısından geçip beyninize ulaştıktan sonra nasıl kontrol edildiğini yani nasıl yok edildiğini veya hafifletildiğini merak etmiş olabilirsiniz. Dirsek çarpması örneğinden devam edecek olursak dirseğinizi vurduktan hemen sonra istemsizce o bölgeyi ellerinizle ovuşturduğunuz oldu mu? Bu eylemi belki bilinçsizce, refleks olarak yapıyordunuz, ancak bu davranışınızın kontrol kapısını kontrol etmeye yönelik bir davranış olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Çünkü ovuşturma hareketiyle birlikte L lifleri adı verilen bir başka sinir hücresi grubunu çalıştırmış oluyorsunuz. L lifleri beyninize ağrıyla ilişkili olmayan mesajlar göndermektedir. Bu sayede L lifleri dirsek çarpmasıyla açılmış olan kontrol kapısının kapatılmasını ve daha az ağrı hissetmenizi sağlamaktadır.

Ağrı hissetme durumunda açık olan kontrol kapısını kapatmanın diğer yolları da ağrı kesici ilaçlar kullanmak ve fiziksel aktiviteler yapmaktır. Kontrol Kapısı Teorisi sayesinde ağrının beyne nasıl ulaştığını ve ağrıyı azaltma yollarını öğrenmiş oldunuz. Dikkat çeken nokta ise şudur; farkında olmasanız bile ağrıyı azaltmaya yönelik eylemlerde bulunuyorsunuz. Peki bu davranışınıza göre ağrı gerçekten kötü bir şey midir?


Ağrı Gerekli Midir?

Hatırlamıyor olsanız bile küçükken elinizi yanmakta olan bir sobaya değdirmemeniz konusunda uyarılar almışsınızdır. Ancak tüm bu uyarılara rağmen yanlışlıkla veya sırf meraktan elinizi yanan sobaya değdirmiş olabilirsiniz. Bunun sonucunda elinizde yanmaya bağlı olarak şiddetli bir ağrı hissetmişsinizdir. Neyse ki bu ağrıyı hissetmek, o anda yaptığınız şeyin sizin için doğru olmadığını göstermekteydi ve aniden elinizi çekmenizle sonuçlandı. Aksi takdirde elinizi geri çekemez ve elinizde çok daha ciddi hasarlara sebep olabilirdiniz.

Ağrının gerekliliğine bir başka boyuttan bakacak olursanız, ağrı aslında sizin ağrı duyusunu hissettiren şeylerden uzak durmanızı sağlamaktadır. Bu sayede ağrı bilinciyle birlikte gelecekteki muhtemel yaralanmaların önüne geçmiş olursunuz. Çünkü yalnızca yanmakta olan sobaya dokunmaktan değil, sıcak olduğunu bildiğiniz diğer materyallerden de kaçınmanızı sağlayan şey, ağrı bilincidir.

Ağrı her zaman dışarıdan kaynaklanmamaktadır. Zaman zaman mide veya baş ağrılarıyla da yüzleşmişsinizdir. Bu gibi durumlarda ağrının size söylediği şey, vücudunuzda bir şeylerin ters gittiğidir. Bu şekilde vücudunuzda bir sinyal oluşturarak tehlikenin büyümesini engellemeyi amaçlamaktadır. Örneğin grip olduğunuzda üşümeye başlarsınız, ateşiniz yükselir ve vücudunuzun tamamında kırgınlık yani ağrı hissedersiniz. Bu belirtiler sizin hasta olduğunuzu göstermektedir. Bu sayede iyileşmeniz gerektiğinin farkına varır ve tedavi olmak için yollar aramaya başlarsınız. Böylesi bir durumda hastaneye gitmeniz ve doktorunuzun sizin için tedaviye başlaması gayet makul bir senaryodur. Eğer ağrılarınız olmasaydı iyileşme güdünüz olamayacak ve tedavi edilemeyecektiniz. Bu senaryo sonucunda da hastalığınız giderek ilerleyecek ve siz hastalık bakımından daha da kötüleşecektiniz.

Gördüğünüz üzere ağrı, hayatta kalmanız için geliştirilmiş özel bir alarmdır. Bu alarm sizi olabildiğince sağlıklı tutmak için vardır. Peki vücudunuzdaki bu alarm bozulsaydı ne olurdu?


Ağrı Duyusu Olmasaydı Ne Olurdu?

Buraya kadar okuduklarınızdan yola çıkarak eğer ağrı hissetmeseydiniz ne olacağını merak etmiş olabilirsiniz. Yanan sobaya elinizin değdiğini ama ağrı hissetmediğiniz için fark etmediğinizi düşünün. Ağrı hissetmemek size süper bir güç olarak geliyorsa bir kez daha düşünmelisiniz çünkü bu durum oldukça tehlikelidir.

Bazı insanlar ağrıya doğuştan duyarsızdırlar. Bu insanların ağrı duyusu olmadığı için ağrıya neden olan etkiyi durduramazlar ve o etki devam eder. Soba örneğine dönecek olursak ağrıya doğuştan duyarsız olan insanların elleri yansa bile ellerini sobadan çekmezler ve elleri giderek yanar. Hatta bunun sonucunda çok daha ciddi sorunlar doğabilir. Ağrıya duyarsız insanların vücutlarında ağrı sinyalleri beyne iletilmez ve bu yüzden vücutlarında ters giden bir durum olduğunu anlayamazlar. Bu nedenle dikkat etmeleri veya tedavi olmaları gereken bir durum olduğunu fark edemezler. Ağrıya doğuştan duyarsız olan insanların çok daha fazla dikkatli olmaları, fazladan önlem almaları ve daha sık doktor kontrolüne gitmeleri gerekmektedir. Zira bu insanlar herhangi bir ağrıyı hissedemedikleri için bir hastalıkları varsa da fark edemeyeceklerdir.

Fiziksel ağrılar sevimli olmasa da sağlıklı kalmak, ciddi hasarları engellemek ve gerektiğinde tedavi olabilmek için oldukça önemlidir. Ağrıyı beyin ve vücut arasında sürekli bilgi taşıyan bir alarm sistemi olarak düşünürseniz vücudunuzda yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmede oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynakça
  1. D'Mello, R., and Dickenson, A. H. 2008. Spinal cord mechanisms of pain. Br. J. Anaesth. 101:8–16. doi: 10.1093/bja/aen088
  2. Melzack, R., and Wall, P. D. 1965. Pain Mechanisms: a new theory: a gate control system modulates sensory input from the skin before it evokes pain perception and response. Science 150:971–9. doi: 10.1016/S1082-3174(96)80062-6
  3. Danziger, N., Prkachin, K. M., and Willer, J. C. 2006. Is pain the price of empathy? The perception of others’ pain in patients with congenital insensitivity to pain. Brain 129:2494–507. doi: 10.1093/brain/awl155
Benzer Makaleler
Beynin Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
Beynimizin Çalışmasını Düzenleyen Kimyasal Moleküller ve Hormonlar Nelerdir?
Vücudumuzdaki En Uzun Hücreler: Sinir Hücrelerinin Yapısı ve İşlevi
Duyu Organlarımız Nasıl Çalışır? Göz ve Görsel İşleme
Omuriliğin Görevi Nedir? Reflekslerimiz Nasıl Oluşur?
Sinir Sistemi Hangi Yapılardan Oluşur?
Karabasan Doğaüstü Bir Durum Mudur?
Beyin Neden Cilt Kadar Hızlı İyileşemez?
Duyu Organlarımız Nasıl Çalışır? Dokunma ve Somatosensöri Sistemi
Komadaki Bir Hastanın Beyni Seslere Tepki Verebilir mi?
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER