Uzun bir çalışma gününün sonunda belinizin ağrıdığı oldu mu? Duruş bozukluğu ya da zorlamalar sonucu görülen yoğun bel ağrısı ya da bel fıtığı gibi rahatsızlıkların beyin cerrahisine yönlendirildiğini biliyor muydunuz? Omurilik vücudumuza dağılan çevresel sinirlerin komuta merkezidir. Vücuttan gelen sinyalleri toplayıp beyne iletir. Duyu sinirlerinden gelen sinyaller vücuda yayılmış sinir demetlerinden ilerleyerek omurilikte toplanır ve beyne ulaşır. Omurilik merkezi sinir sistemimizdeki ikinci organdır. Omuriliği oluşturan sinir demetleri, omurilik soğanından başlayarak omurga kanalı boyunca uzanır. Daha sonra burdan tüm vücuda doğru dallanır.
Oyuncular sık sık oynadıkları oyundan ya da karakterlerden bahsederken omurilikten oynuyorum derler çünkü omurilik birçok refleksi beyinden bağımsız bir şekilde kontrol eder. Yürümek ve yaptığımız diğer ritmik hareketler belimizdeki omurilik merkezi olan şablon üreticileri bölgesinden yönetilir.
Omurilik, omurga tarafından çevrelenir ve korunur. Omurga, omur adı verilen 24 tanesi hareketli olan 33 kemikten oluşur. Bu kemiklerin içinden geçen omuriliğimiz de yukarıdan aşağıya giden 31 çift sinirden oluşur. İlk 8 tanelik bölüm boyun (servikal) bölgesindedir. Sonraki 12 tanesi göğüs (torasik) bölgesindedir. Kalan 5 tanesi bel (lomber) ve 5 tanesi kuyruk sokumu (sakral) bölgesindedir. Omuriliğin son kısmı da kuyruk sokumu bitiminde (koksiks) yer alır. Çoğu yetişkinde omurilik, yaklaşık 45 santimetre uzunluğundadır.
Dıştan içeri doğru da omurilik katmanlara ayrılır. Meninksler (Zarlar) olarak adlandırılan bu 3 katman hem beynin hem de omuriliğin çevrelenip korunmasını sağlar.
Tıpkı beynin yapısında olduğu gibi omurilik de beyaz ve gri maddeden oluşur. Gri maddede hücre gövdeleri, beyaz maddede ise akson uzantılarından oluşan sinir lifleri mevcuttur. Omuriliğin merkezini oluşturan gri madde omurilik yan kesitine bakıldığında kelebek görünümündedir. Gri maddede ara nöronlar, motor nöronlar ve destekleyici glia hücreleri bulunur. Beyaz madde ise motor ve duyu nöronlarının akson uzantılarından oluşmuştur.
Omuriliğin merkezi sinir sistemindeki rolü genel olarak:
Omurların Organlarla Bağlantısı Nasıldır?
Omuriliğimizde refleksleri de içine alan, istemsiz hareketleri gerçekleştirmemizi sağlayan otonom sinirler bulunur. Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi olan sempatik sinirler ile metabolizma hızını düşüren parasempatik sinirler belirli bir denge içinde omuriliğe bağlı çalışır. Sempatik ve parasempatik sinirler ulaştıkları iç organlara farklı nörotransmiterlerin (hormon) salgılanmasıyla birbirine zıt etkiler oluştururlar. Sempatik sinirlerden gelen “Savaş veya kaç!” uyarılarıyla parasempatik sinirlerden gelen “Dinlen ve beslen!” uyarılarının oluşturduğu dinamik denge vücutta homeostatik denilen iç dengenin kontrol edilmesini sağlar. Omuriliğin sorumlu olduğu sinirler yukarıdan aşağıya doğru farklı görevleri yerine getirir. Yukarıdak aşağıya doğru omurilik sinirleri: Vagus siniri, Servikal sinirler, Torasik sinirler, Lumbar sinirler ve Sakral sinirlerdir.
Vagus siniri, beyinden başlamak üzere baş, boyun ve gövdeye kadar inerek pek çok organla ilişki kurar. Bu nedenle insan vücudunun en kompleks ve en uzun siniri olarak bilinir. Vagus siniri kalp, akciğerler ve mide gibi farklı organlar üzerinde yoğun etkiye sahiptir. Vagus siniri, vücudu sakinleştirmekle görevli parasempatik sinir sisteminin önemli bir parçasıdır.
Ayrıca vagus siniri insan vücudundaki mutsuzluk, stres ve gerginlik gibi olumsuz ruh hallerini algılar. Bu gibi durumlarda hemen çalışarak sempatik sinir sistemini uyarır ve kortizol gibi gerekli salgıların salınmasını sağlar. Bu uyarı durumu, beyne saldırı altında olduğu sinyalini gönderir ve vagus siniri görevini yerine getirmezse vücut yoğun stres altında kalarak beyin ile ruh sağlığını etkiler. Ayrıca bazı organlarda strese bağlı fiziksel sıkıntıların yaşanmasına da sebep olur.
Omuriliğin Boyun Bölgesinde Bulunan Servikal Sinirlerin Görevleri Nelerdir?
Boyunda omurilikten çıkan sinirler el, kol ve omuzlarımızın hareketini, hissini ve kuvvetini sağlarlar. Aynı zamanda bu bölgelerdeki sinirlerden toplanan sinyalleri beyne iletir.
Genel olarak başı vücuda bağlayan ve dengede tutan sinirler de bu bölgede yer alır. Servikal sinirlerdeki hasar el becerilerinin azalması, eşyaları daha sık olarak düşürmek, gömlek düğmelerini eskisi kadar kolayca bağlayamamak ya da yazılarının eskiye göre daha kötü olması gibi semptomlara sebep olabilir.
Omuriliğin Sırt Bölgesinde Bulunan Torasik Sinirlerin Görevleri Nelerdir?
Bu bölümdeki sinirler iç organların kontrolunu sağlayan sinirlerdir. Vagus siniri ile zıt bir şekilde çalışarak hayati organlarda işlevsel kontrol sağlar. Vücudun üst kısmında göğse, sırtın üst kısmına ve karna uzanırlar.
Omuriliğin Bel Bölgesinde Bulunan Lumbar Sinirlerin Görevleri Nelerdir?
Omuriliğin Kuyruk Bölgesinde Bulunan Sakral Sinirlerin Görevleri Nelerdir?
Refleksin Latince anlamı "yansımaktır" ve dışarıdan gelen bir uyarıya vücudun istemsiz olarak tepki vermesi anlamına gelir. Ayak serçe parmağınızı bir sehpaya çarptığınızda acıyı hissedip ayağınızı sehpadan uzaklaştırma hızınız tamamen omurilik reflekslerinize bağlıdır. Farklı duyu organları ve motorlardan gelen sinyalleri ileten nöronların her biri omurilik üzerindeki farklı sistemlerden iletilir. Dokunma ve titreşim duyularının iletimi için farklı, ağrı ve sıcaklık duyu sinyalleri için izlenen farklı yollar vardır. Duyu organlarına uzanan sinirler sayesinde uyaranlara karşı ilk tepkiyi geliştiririz. Vücudumuzdaki en uzun omurilik siniri bacaklara kadar uzanan siyatik sinirdir.
Basit bir refleks tepkisinden impuls yolu, duyu, ara ve motor nöronlardan oluşan refleks yayı sorumludur. Refleks yayı, refleks hareketlerini kontrol eden bir nöral yoldur. Gelişmiş hayvanlarda, birçok duyusal sinir beyinle direkt olarak bağlanmaz ancak omuriliğe bağlanır. Bu özellik, reflekslerde beynin aracılığıyla yönlendirme sinyallerinde gecikme olmadan, nispeten hızlı bir şekilde gerçekleşmesine yol açar. Omuriliğimizdeki ara nöronlar ayağımızı çarptığımızda duyu nöronlarından gelen basınç sinyalini omuriliğimizdeki ara nörona aktarır ve değerlendirme sonucu cevap motor nörona ulaşır. Böylelikle kaslarımıza ulaşan motor nöronları yoluyla uyarana en kısa yoldan tepki veririz. Beyin bu cevaptan ancak olay yaşandıktan sonra haberdar olur.
Reflekslerimizin bazıları doğuştan gelirken bazıları olaylar karşısında oluşur, bunlar şartlı reflekslerdir. Ayrıca bazı fizyolojik ya da nörolojik bozukluklardan kaynaklı olarak anormal refleksler de geliştiririz.
Doğuştan gelen kalıtsal reflekslere; göz kapaklarının kapanması, yeni doğan bebeğin emme hareketi, parlak ışıkta gözbebeklerinin küçülmesi, öksürme, hapşırma, ani seslerde irkilme ve diz kapağı refleksi örnek verilir.
Şartlı reflekslere; limon görünce ağzımızın sulanması, çocuğun yanan sobadan sakınması, kedilerin pisi pisi sesine gelmesi, dans etmek ve yüzmek bu reflekslere örnek verilebilir. Pavlov’un şartlı refleks deneyinde köpek yavruları zil sesini duyunca tepki vermemiştir ama açken mamayı görüp zil sesini duyduklarında salyaları bu iki uyaranı birbirine bağlar. Daha sonra açken zil sesi duyduklarında salyaları akarak şartlı refleks oluşturmuşlardır. Aslında şartlı refleksler, bir uyaranın zamanla sinir sistemimizde bir tepki oluşturmuş ve bağlantılı hale gelmiş halidir.
Anormal reflekslere örnek olarak da kurbağada yapılan bir deney örnek verilebilir: Başı kesilmiş olan bir kurbağanın sırtına asitli bir bez kağıt koyulduğunda kurbağa bacağıyla kağıdı oradan atmaya çalışır. Striknin ve benzeri zehirli maddeler vücuda alındığında, tüm kasların düzensiz kasılması gözlemlenebilir. Bu kasların kasılması sonucu gelişen titreme, çırpınma ve aralıklı nöbetler anormal reflekslerdendir. Epilepsi Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklarda görülen ataklar ve felçler diğer anormal reflekslere örnek verilebilir.
Omurilik, tüpsü yapıdaki bir organımızdır ve beynin merkezinden sırtımıza uzanan sinir demetlerinden oluşur. Omurilikteki yapısal ya da sinirsel bozukluklar bazı rahatsızlıklara yol açabilir. Bunlardan bazıları Tümörler, Dar Kanal (Spinal Stenoz), Disk Fıtıklaşması ve Omurilik Apsesidir.
Dar Kanal rahatsızlığı tüpsü yapıdaki omuriliğimizin daralmasından kaynaklanır. Genellikle boyunda ve sırtın alt kısımlarında oluşur. Bu rahatsızlık yaşlanmayla ilişkili yıpranma ve aşınmadan dolayı görülür. Rahatsızlıkla ilgili görülen semptomlar ağrı, hissizlik, kaslarda zayıflık ve idrar kesesi ile bağırsaklardaki kontrol kaybıdır.
Diğer bir rahatsızlık disk fıtıklaşmasıdır. Omurgamızda bulunan 31 omurların arasındaki disk isimli yuvarlak yastıklar, omurgaya uygulanan baskılardan gelebilecek hasarı kolayca eğilip bükülerek yayarak tampon görevi görür. Eğer bu disklerden biri kaymış, yırtılmış veya taşmış durumdaysa buna disk fıtıklaşması denir.
Omurilik apsesi omurilik dokusunda irin birikmesinden dolayı oluşan şişkinliktir. Yaralanan dokular enfeksiyona uğradığında apse oluşumu gözlemlenir. Bağışıklık sistemimizin enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücreleri hasarlı dokuda birikir ve bu durum bölgede içinde bakteriler, ölü hücreler ve bağışıklık hücrelerinden oluşan pus olarak da adlandırılan irin sıvısının birikmesine neden olur. omuriliğe bağlı diğer bazı rahatsızlıklar ise:
Omuriliğimizde bir hasar söz konusu olduğunda, kaslarımız eskisi gibi çalışmayabilir, felç riski olabilir. His kaybı ve hasarın olduğu bölgenin aşağısına doğru sıcaklık, dokunma veya diğer duyularda kayıp yaşanabilir. Bu semptomlardan herhangi birinin nadiren görülmesinde bile bir omurga cerrahisi uzmanı tarafından muayene edilmek gerekir.
Bu olumsuz etkilerin tedavi edilmesi amacıyla moleküler tıp alanında bazı gelişmeler kaydedilmiştir. Bunlardan biri omuriliğe kök hücre nakli yöntemidir. Yapılan fare deneylerinde kök hücre tedavileri farelerin yürüme becerisini birkaç ay içinde tekrar kazandırabilmiştir. Omurilik hasarlarının tedavisi için kök hücre nakli yöntemi çalışmaları devam etmektedir.
Omurilik, beyni ve beli birbirine bağlayan uzun, silindirik bir yapıdadır. Dokular, sıvılar ve sinir hücrelerini içerir. Kemiksi bir omur sütunu omuriliği çevreler ve korur. Omurilik, elektriksel sinir sinyallerinin vücut boyunca taşınmasına yardımcı olur. Bu sinir sinyalleri duyuları hissetmeye, refleks göstermeye ve kasları hareket ettirmeye yardımcı olur. Sağlıklı alışkanlıklar edinmek omuriliği, omurgayı ve tüm sırtı daha sağlıklı tutmak mümkündür. Bunun için yapılabilecekler aşağıdaki gibidir: