Bebeklikten itibaren insanların zihninde belirli semboller, kalıplar, yargılar oluşur. Daha doğrusu sosyal çevrenin etkisiyle oluşturulur. Bu sembollerle dış dünyayı algılamaya çalışırız. Dış dünyayla kurduğumuz ilişkide önyargının ve algının ne derece etkili olduğunu öğrenmek ister misiniz?
Algı; beyinde duyusal bilgilerin edinilmesi, yorumlanması ve düzenlenmesi sürecini ifade etmektedir. Bu süreç dikkat, duyusal bilgi ve bellek gibi çeşitli zihinsel ve fizyolojik süreçleri içermekte ve bireylerin dünyaya dair kişisel yorumunu oluşturmaktadır. Algı; önceki bilgi, beklentiler, motivasyonlar ve duygusal durum gibi çeşitli faktörler tarafından etkilenebilmektedir. Bu, bazen algısal yanılsamalara ve gerçekliğin yanıltıcı yorumlarına yol açabilecek kişisel bir deneyimdir.
Önyargı; bireyin bir durum, olay, kişi veya herhangi bir grubun üyeleri hakkında olumlu/olumsuz, önceden edinilmiş düşüncelere sahip olmasıdır. Kalıp yargı, gruplar hakkında önceden kabul edilmiş fikirlerdir. Bu fikirlerden yola çıkarak grubun üyeleri hakkında fikir beyan etmesidir. Kişisel ve sosyal düşünceler önyargıya sebep olabilmektedir. Bu düşünceler genellikle kültürel, etnik veya sosyal faktörlerden kaynaklanmakta ve bir kişinin genelleme yapmasına yol açmaktadır.
Önyargı, insanların arasındaki anlayışsızlığı ve hoşgörüsüzlüğü artırabilmekte ve gruplar arasındaki çatışmayı tetikleyebilmektedir. Ayrıca önyargı, adaletli ve objektif bir değerlendirme yapılmasına engel olabilmektedir. Bu sebeple, önyargılar genelde aşılmaya çalışılmaktadır. Önyargıdan yola çıkarak oluşturulan çeşitli kavramlar vardır. Bu kavramlar; yabancı düşmanlığı, kimlik kavramı ve geniş grup kimliği kavramlarıdır.
Yabancı düşmanlığı; kültür, dil, ırk gibi farklılıklardan dolayı insanların birbirlerine karşı negatif tutumlarını ve davranışlarını ifade etmektedir. Negatif algılar ve stereotipler, yabancı düşmanlığının yayılmasına ve kalıcı olmasına neden olabilmektedir. Olumlu algıların ve anlayışın oluşması ise yabancı düşmanlığının azalmasına ve insanlar arasındaki diyalogun artmasına yardımcı olabilmektedir.
Kimlik; bir kişinin kendine özgü fiziksel, duygusal, düşünsel ve sosyal özelliklerinin bir bütün olarak tanımladığı ve kendini tanımlama sürecinde kullandığı bir kavramdır. Kimlik, insanların kendileri için oluşturdukları düşünceleri ve toplum tarafından onlara atfedilen rol ve statüleri de kapsamaktadır. Kimlik, insanların kendilerini nasıl tanımladıklarına ve kendilerini nasıl gördüklerine bağlı olmakla beraber zamanla değişebilmektedir.
Geniş grup kimliği; bir grup ya da topluluk içinde bir kişinin kendisini temsil eden ve özdeşleştiği değerler, inançlar, normlar ve kültürel öğelerin bütünüdür. Bu kimlik, bir kişinin toplulukla olan bağlantısını ve topluluk içindeki rolünü belirlemekte ve onun diğer üyelerine karşı tutumlarını ve davranışlarını etkilemektedir. Geniş grup kimliği, bireyin kendisinden ziyade, ait olduğu topluluğun önceliklerine ve amaçlarına odaklanmasına yol açmaktadır.
İnsan psikolojinin en önemli kavramlarından olan bu kavramlar aynı zamanda psikolojinin temelini de oluşturmaktadır. Bu kavramları birçok sosyal bilimci kullanmakta ve sosyal bilimciler bu kavramların psikolojide öğrenilmesi gereken ilk kavramlar olduğunu düşünmektedir.
1. Önyargıların Psikolojisi: Psikodinamik Bir Gözden Geçirme Rıfat S. İlhan, Abdülkadir
2. https://www.nesnedergisi.com/makale/pdf/1365951202.pdf
3. Concrete Human Psychology L. S. Vygotsky Pages 53-77
4. https://doi.org/10.2753/RPO1061-0405270253